Kürdistan Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı olarak, ‘Kürt soykırım günü’ olan 15 Şubat komplosunun 24’üncü yıldönümünü yaşarken, ikinci bir büyük felâketle karşılaştık ve sarsıldık. 6 Şubat şafak vakti Kürdistan, Türkiye ve Suriye’yi içine alan büyük bir deprem yaşandı. Yüzyılın faciası diyebileceğimiz bu büyük depremde onlarca kent ve kasabada, binlerce köyde çok büyük bir hasar meydana geldi. Binlerce bina yıkıldı, on binlerce insan hayatını kaybetti, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası da bu faciadan etkilendi. Bunlar felâketin beşinci gününde ulaşılan sonuçlardır. Ağır kış koşullarının olumsuz etkilediği felâketin sonuçları belki de belirttiklerimizden çok daha ağırdır.

Çok açık ki merkezi Maraş olan 6 Şubat depreminde Kürt halkı, Türkiye ve Suriye halkları çok ağır bir zarar görmüştür. Kürtler olarak, Ortadoğu halkları ve tüm insanlık olarak kayıplarımız ağır ve acımız büyüktür. Öncelikle depremden etkilenen ve etkisini hisseden herkesin acısını paylaşıyoruz. Bu büyük felâkette hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet ve yaralananlara da acil şifalar diliyoruz. Başta hayatını kaybedenlerin yakınları olmak üzere tüm halkımıza, Türkiye ve Suriye halklarına ve tüm insanlığa baş sağlığı diliyoruz. Bu büyük felâketin zararını azaltmak, acılarını dindirmek ve yaralarını sarmak için seferber olan ve yardımda bulunan herkese yürekten teşekkür ediyoruz. Halklarımızın ve insanlığın bu acının da üstesinden geleceğine inanıyoruz.

Kuşkusuz deprem, yer kürenin derinliklerinden kaynaklanan bir doğal afet oluyor. Yer yüzünde yaşananların bu durumu ne kadar etkilediği ise henüz tam olarak bilinemiyor. Fakat nerelerin deprem bölgeleri olduğunu bugün insanlık açık bir biçimde biliyor. Nitekim 6 Şubat sabahı Maraş merkezli olarak yaşanan depremin gerçekleştiği hattın da önemli bir deprem bölgesi olduğu biliniyor. Buna rağmen, yerleşimin depreme göre olmaması, olası bir deprem için ciddi hiçbir önlem alınmamış olması, söz konusu depremde yaşananların esas nedeni oluyor. Üstelik yıllardır “Deprem için” denerek toplumdan toplanmış olan on milyarlarca doların bu amaçla harcanmadığı, AKP-MHP yandaşlarına peşkeş çekilerek tüketilmiş olduğu şimdi açıkça görülüyor. Dolayısıyla aslında deprem öldürmüyor, depreme göre gereken tedbirleri almama durumu, ihmalkârlık öldürüyor; hile ve yalanlarıyla toplumu kandıran devlet ve iktidar öldürüyor.

Şimdilik “deprem doğal bir afettir” demekle yetinelim. Fakat “deprem için önlem alıyorum” diyen AKP-MHP yönetiminin, aslında hiçbir önlem almamış olduğu da açığa çıkmıştır. Aslında 6 Şubat depremi AKP-MHP iktidar gerçeğini tüm yönleriyle açık etmiş, tüm maskelerini düşürmüştür. Açığa çıkan gerçeklik şudur: Birincisi, AKP-MHP yönetimi deprem için hiçbir önlem almamış ve bu amaçla halktan topladığı paraları kendi yakınlarına peşkeş çekmiştir. İkincisi, AKP-MHP yönetiminin bu tür afetler için örgütlediği sözde kurumlar yetersizdir, dolayısıyla depremin yarattığı yıkıntıları gidermek için yetmemiştir. Yani AKP-MHP yönetimi deprem sonrası gereken yardım ve kurtarma çalışmalarını yeterli yürütmemiş ve toplumu kendi başına bırakmıştır. Bu iki nedenle, yaşanan hasar ve ölümün bu kadar çok olmasının esas sorumlusu AKP-MHP yönetimidir. Üçüncüsü, ‘olağanüstü hal’ ilan ederek AKP-MHP yönetimi depremin sonuçlarını siyasallaştırma ve bu temelde iktidar ömrünü uzatma arayışı ve çabası içindedir.

Tam yeterli olmasa da şimdiye kadar halkımızın gösterdiği dayanışma, acıları paylaşma ve azaltmada önemli bir rol oynamıştır. Özellikle başlangıçtaki şokun atlatılması ardından çok önemli bir dayanışmanın seferberlik düzeyinde yaşandığı açıktır. Bu durumu, AKP-MHP faşizminin olağanüstü hal uygulaması bile engelleyememiştir. Fakat burada şu hususlara da dikkat çekmemiz yerinde olacaktır: Toplumların yaşamlarını ve kaderlerini bu denli devlete emanet etmelerinin doğru olmadığı ortadadır. Felâket ardından devletten imdat dilemek yerine, öncesinden kendi kaderini kendi eline almanın daha doğru olduğu açıktır. AKP-MHP faşist yönetimi aslında devlet olmanın gereklerini yerine getirmiş ve “deprem için” diyerek topladığı paraları kendi çıkarına kullanmıştır. Artık söz konusu devlet ve iktidar gerçeği tüm halklar tarafından doğru anlaşılmalıdır. Devletten medet ummak yerine, kendi kaderini kendi toplumsal örgütlülüğü ile belirlemeyi esas almalıdır.

Özgürlük Hareketimiz, ilk andan itibaren tüm halkımızı, halkları ve insanlığı dayanışmaya çağırmış; ‘toplumsal dayanışma yaşatır’ anlayışı temelinde özellikle yurtdışındaki halkımızın, Kürdistan’ın Başur ve Rojhilat parçalarındaki halkımızın Bakur ve Rojava ile dayanışma içinde olmasını istemiştir. “Devletten bir şey beklenemeyeceği” anlayışıyla tüm devrimci ve yurtsever güçleri seferberlik düzeyinde kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına yönlendirmiştir. Kendine insanım diyen herkesin, imkânlarını depremden zarar görenlerle paylaşması gerektiği ilkesini esas almıştır. Depremin yol açtığı acılara yenilerini eklememek için, kendilerine saldırı olmadıkça tüm devrimci güçlere saldırı eylemi yapmama çağrısında bulunmuştur. Kuşkusuz Hareketimizin bu tutumu devam etmektedir ve depremin yol açtığı ağır acılar azaltılana ve dindirilene kadar da devam edecektir.

Çok açık ki 6 Şubat depremi AKP-MHP faşizmini bir kez daha suç üstü yakalamıştır. Halktan aldığı vergileri ve deprem paralarını nasıl yandaşlarına peşkeş çektiği ve Kürt halkına karşı savaşta kullandığı açığa çıkmıştır. Şimdi de depremin sonuçlarını bir savaş gerekçesine dönüştürmek ve olağanüstü hal ilanı ile iktidar ömrünü uzatmak istemektedir. Kuşkusuz başta Kürtler olmak üzere tüm Türkiye halkları ve devrimci-demokratik güçler buna fırsat vermeyecek ve AKP-MHP faşizmini yol açtığı acılarda boğmayı bilecektir. Tüm yaptıklarını hesabını AKP-MHP faşizminden bir bir soracaktır. Depreme dayanarak seçimi ertelemesine izin vermeyecek ve faşizmi tarihe gömecektir.

Açık ki hem ağır deprem ve hem de ağır kış koşulları yaraları sarma ve acıları dindirme çabalarını uzun bir sürece yayacaktır. Sadece enkaz kaldırma sürecinde değil, depremin yarattığı ağır hasarı giderme sürecinde de halkımız gereken dayanışmayı güçlü bir biçimde göstermeli ve sürekli bir seferberlik hali yaşamalıdır. Elindeki lokmayı, yaşadığı evi, kullandığı eşyayı depremden zarar gören insanlarla mutlaka paylaşmalıdır. Halk olmanın, toplum olmanın gereği budur. İnanıyoruz ki halkımız her zaman böyle bir dayanışma ve paylaşım tutumu içinde olacaktır.

Her şerde bir hayır vardır denir, umut ediyoruz ki deprem felâketi de özgürlük hayrına vesile olur. Hareketimiz Van depreminin yarattığı sonuçlara karşı mücadele içinde partileşmiş ve özgürlük mücadelesini başlatmıştır, umut ediyoruz ki bu depremin sonuçlarına karşı mücadele içinde de zaferi kazanacak, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü temelinde Kürdistan’ın özgürlüğünü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacaktır. Böylece Hareket ve halk olarak yaşadığımız ağır acıları dindirmeyi bilecektir.

Bunlar temelinde, başta depremden zarar görenler olmak üzere tüm halkımızın acılarını bir kez daha paylaşıyor, herkesi depremden zarar görmüş olanlarla sürekli ve daha güçlü dayanışma ve paylaşım içinde olmaya çağırıyoruz!

10 Şubat 2023

PKK YÜRÜTME KOMİTESİ

Kürdistan Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı olarak, 9 Ocak 2013 tarihinde gerçekleşen 1. Paris Katliamının onuncu yıldönümünü yaşıyoruz. Şahadetlerinin onuncu yıldönümünde üç Kürt kadın devrimciyi, üç özgürlük savaşçısını, Sara (Sakine Cansız), Rojbin (Fidan Doğan) ve Ronahi (Leyla Şaylemez) yoldaşları derin saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Amaçlarını başarma ve anılarını yaşatma mücadelemizi on birinci yılda çok daha güçlü ve yaygın bir biçimde geliştireceğimize dair sözümüzü yineliyoruz.

Aradan on yıl gibi uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen, Fransa Devletinin ve Yönetiminin gerçek suçluları hala yargılamamış ve katillerden hesap sormamış olmasını insanlık adaleti adına kınıyoruz. Bu nedenledir ki, on yıl sonra ve benzer bir biçimde katliamın yenilenmiş olduğunu, yine üç Kürt devrimci ve yurtseverin Paris’te katledildiğini belirtiyoruz. Fransız hukukunu, on yıl arayla aynı güçler tarafından gerçekleştirilen bu iki Paris katliamını tüm bağlantılarıyla ortaya koymaya ve katillerden hesap sormaya çağırıyoruz.

Özellikle Paris’in ve tüm Fransa’nın aydın, yazar ve sanatçılarını, sosyalist ve demokratik güçlerini, işçi ve emekçilerini, kadın ve gençlerini on yıl arayla Paris’te iki kez yaşanan Kürt katliamı üzerinde yeterince durmaya, Kürt halkıyla ve özgürlük mücadelesiyle daha güçlü dayanışma içine girmeye ve söz konusu katliamların aydınlatılıp suçluların yargılanması için tüm güçleriyle çalışmaya çağırıyoruz. Böyle yapılsın ki, Paris’i kana bulayan DAİŞ çeteciliğine karşı en önde savaşan ve DAİŞ’i yenilgiye uğratan Kürt kadınları ve erkekleri Fransa’da katledilmesin! Böyle yapılsın ki, komün şehri Paris, Kürt özgürlük savaşçılarının katledildiği şehir olmasın! Komünal yaşamın öncüsü olan Paris’te Kürt komüncülerinin katliamı yaşanmasın!

Çok açık ki, aradan geçen on yıl boyunca başta Kürt kadınları olmak üzere Kürt halkı ve dostları hiç durmadı ve 9 Ocak Paris Şehitlerine sahip çıkarak, katliamın aydınlatılması ve katillerin yargılanması için tüm gücüyle çalıştı. Sara, Rojbin ve Ronahi yoldaşları bayrak yaparak, Kürdistan özgürlük mücadelesinin ve Kadın Özgürlük Devriminin tüm dünyaya yayılması için büyük çaba harcadı. Şimdi katliamın onuncu yıldönümünde söz konusu tarihi çabanın sonuçları ortadadır. Kadınların, Kürtlerin ve demokratik güçlerin çabasıyla 9 Ocak 2013 katliamı aydınlatılmış ve katiller teşhir edilerek hesap sorulmuştur. Kürt düşmanı ve soykırımcı TC Devletinin ve faşist AKP Yönetiminin engelleme ve imha etme çabalarına rağmen, Sara, Rojbin ve Ronahi yoldaşların anısına yürütülen mücadeleyle Kürdistan özgürlük mücadelesi ve kadın özgürlük devrimi daha çok gelişerek tüm dünyaya yayılmıştır. Böylece katillerin umutları kırılmış ve hesapları bozulmuştur. Katliama karşı mücadele ile Kürt ve kadın özgürlüğü bilinci ve örgütlenmesi daha çok gelişmiş ve güç kazanmıştır. Önder Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği “Jin Jîyan Azadî” sloganı, 21. Yüzyıl devrimlerinin temel sloganı haline gelmiştir.

İşte tüm bu tarihi gelişmeleri hazmedemeyen, Önder Apo’nun geliştirdiği İmralı Direnişi karşısında tekrar tekrar yenilen, Kürdistan Özgürlük Gerillası karşısında Zap, Avaşin ve Metina’da hezimete uğrayan AKP-MHP faşist-soykırımcı yönetimi, bir yandan TC sınırları içinde faşist terörü ve zulmü artırıp Rojava ve Şengal’de DAİŞ’in başaramadığını başarmaya çalışırken, bir yandan da terörü dış dünyaya yaymaya ve herkesi Kürt soykırımına ortak etmeye çalışmaktadır. 23 Aralık 2022 tarihli 2. Paris Katliamı işte bu temelde gerçekleşmiştir. Burada da üç Kürt devrimci ve yurtseveri, AKP-MHP faşizminin planlı ve örgütlü saldırısıyla katledilmiştir. Fransa Devleti ve toplumu, Kürtler ve insanlık karşısında demokrasinin gereklerini yerine getirmekle yüz yüze gelmiştir. Faşist AKP-MHP Yönetimi, terörü dünyaya yayarak Türkiye’de seçim kazanmaya ve iktidar ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Kendine ‘Demokratım’ diyen herkes bu gerçeği görmeli ve AKP-MHP faşizminin söz konusu planlarına geçit vermemelidir.

Burada bir kez daha 2. Paris Katliamının şehitlerini, Evîn Goyî, Mîr Perwer ve Abdurrahman Kızıl’ı derin saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Sara, Rojbin ve Ronahi yoldaşlar anısına nasıl ki geçen on yılda Kürt ve kadın özgürlük mücadelemizi tüm dünyaya yayıp tarihi gelişmelere yol açtıksa, Evîn, Mîr ve Abdurrahman yoldaşlar anısına da önümüzdeki yıllarda hem özgürlük mücadelemizi zafere taşıyacağız ve hem de tüm dünya kadınlarına ve ezilen halklarına yayacağız. Paris katliamlarına karşı mücadele bizi dünya özgürlük ve demokrasi hareketi haline getirecek. Paris Şehitlerimiz, Apocu özgürlük çizgisinin dünyaya yayılmasının ve demokratik modernite devriminin gelişmesinin bayrağı olacak.

Özellikle kadın özgürlük düşüncesi ve devrimi bu temelde tüm dünyaya yayılarak 21. Yüzyılı kadın özgürlük yüzyılı haline getirecek. Dikkat edilirse, erkek egemen zihniyet ve siyaset 9 Ocak 2013’te kadın özgürlük mücadelesinin öncüsü Sara yoldaşı hedefledi. 23 Aralık 2022 saldırısı ise, yine kadın özgürlük mücadelesinin öncülerinden Evîn yoldaşı hedefledi. Açıkça görülüyor ki, erkek egemen zihniyet ve siyasete dayanan iktidar ve devlet sistemi en çok kadından, kadın özgürlük mücadelesinden, kadın özgürlük bilinci ve devriminden korkuyor. Bunun için de son derece bilinçli ve planlı olarak öncü kadın devrimcileri hedefliyor ve katlediyor. Fakat korkunun ecele faydası yoktur. Ne yaparsa yapsın, erkek egemen zihniyet ve siyasetin sonu kadın özgürlük devrimi tarafından getirilecektir. Bu temeldeki tarihi yargılama ve hesap sorma başlamıştır, bunun sonu da başarıyla gelecektir.

Bunlar temelinde, 9 Ocak 2013 Paris katliamının onuncu yıldönümünde Paris katliam şehitlerimiz Sara, Rojbin, Ronahi, Evîn, Mîr Perwer ve Abdurrahman Kızıl yoldaşları bir kez daha saygı ve minnetle anıyor, amaçlarını başarma sözümüzü yineliyoruz. Tarihi İmralı ve Zap Direnişlerini selamlıyor, kahraman gerilla güçlerimizin tarihi başarı ve zaferlerini kutluyoruz. Dört parça Kürdistan ve yurtdışında gelişen halk direnişlerimizi selamlıyor, tüm halkımızı ve dostlarımızı Önderlik çizgisinde ve kahraman gerilla direnişimiz öncülüğünde daha fazla kenetlenerek, İmralı işkence ve tecrit sistemine karşı Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için mücadeleyi her alanda daha da büyütmeye ve güçlendirmeye çağırıyoruz!

Kahrolsun Faşist Katiller ve Diktatörler!

Yaşasın Özgürlük ve Demokrasi Mücadelemiz!

Şehid Namirin!

Bijî Rêber APO!

6 Ocak 2023

PKK YÜRÜTME KOMİTESİ    

27 Kasım itibariyle büyük direniş ve özgürlük öncümüz PKK’nin resmi kuruluşunun 45’inci yılına giriyoruz. Öncelikle Önder Apo’nun, tüm yoldaşların, yurtsever halkımızın ve demokratik dostlarımızın 27 Kasım Ulusal Diriliş ve Parti Bayramını kutluyoruz. Büyük enternasyonalist devrimci Haki Karer yoldaşla başlayan ve günümüzde Zap, Avaşin ve Metina direniş şehitlerine kadar gelen tüm kahraman şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Amaçlarını başarma ve anılarını yaşatma sözümüzü bir kez daha yineliyoruz. 45’inci PKK yılında özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten herkese üstün başarılar diliyoruz.

Bilindiği gibi, PKK bir Önderlik ve Şehitler Partisidir. 44 yıldır fedai çizgisinde insanlık tarihinin en büyük ve anlamlı özgürlük mücadelelerinden birini yürütmüştür. Faşist, sömürgeci ve soykırımcı TC Devletine ve küresel kapitalist modernite sistemine karşı Kürt halkının yeniden doğuşunu ve dirilişini gerçekleştirmiştir. Önder Apo öncülüğünde ve halkımızın öz gücüne dayanarak fedai çizgisinde geliştirdiği kutsal özgürlük mücadelesi ile sömürgeci-soykırımcı zihniyet ve sistemi paramparça etmiştir. Her anı, günü, ayı ve yılı öncekinden daha zor ve başarılı bir mücadele ile başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halkların ve ezilenlerin kurtuluş yolunu aydınlatmıştır. Ülke ve halk olarak adı ve kimliği yasaklanıp unutturulan, tarihin en vahşi soykırımı altında adeta kendinden kaçar hale getirilen Kürt halkını, bugün başta kadınlar olmak üzere tüm halklara ve ezilenlere ilham verir ve öncülük eder hale getirmiştir. Bu temelde PKK adı, Kürtlük ve Kürdistan’la özdeşleşmiştir.

PKK’nin 44’üncü yıl mücadelesi de önceki yılları aşan ve PKK’nin direniş şanına yakışan büyüklükte bir mücadele yılı olmuştur. Çok açık ki, tarihi İmralı Direnişi ile Zap, Avaşin ve Metina direnişleri temelinde gelişen büyük gerilla direnişi 44’üncü yıla damgasını vurmuştur. Önder Apo ve kahraman gerilla güçlerimiz etrafında kenetlenen yurtsever halkımız ve dostlarımız, AKP-MHP faşizminin her yöntemi ve aracı kullanan vahşi saldırılarına karşı Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen kahramanca bir mücadele yürütmüştür. 44 yıllık özgürlük mücadelemize zirve yaptıran bu tarihi direniş, AKP-MHP işgal saldırılarını kırarak ve imha amaçlı planlarını bozarak, 45’inci mücadele yılına daha büyük zaferler kazanmanın imkân ve fırsatlarını devretmektedir. Bu temelde Önder Apo’yu ve tarihi İmralı Direnişini selamlıyoruz. Tarihe büyük kazanımlar ekleyen gerilla ve halk direnişimizi kutluyor, daha büyük başarılar diliyoruz.

Yurtsever Halkımız!

Çok açık ki, 45’inci PKK yılına daha büyük bir savaş ve direniş içinde giriyoruz. Zap, Avaşin ve Metina’da kimyasal ve taktik nükleer silah kullanarak savaş suçu işleyen AKP-MHP faşist yönetimi, maskesi iyice düşürülünce önce gündemi saptırmaya çalıştı. Başarılı olamayınca, ardından Taksim katliamını tezgahlayarak, yeni vahşi saldırılar için zemin yaratma çabası içinde oldu. Ve tüm bunlara dayanarak da 19-20 Kasım gecesinden itibaren hem Medya Savunma Alanlarına ve hem de Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik yeni bir topyekûn soykırım saldırısı başlattı. Bu vahşi saldırıda uçak, tank, top gibi her türlü savaş aracını kullanıyor. Başta köyler ve mahalleler olmak üzere sivil yerleşim yerlerini, yine başta buğday depoları, hastaneler, enerji kaynakları olmak üzere toplumun yaşam kaynaklarını kesintisiz bir biçimde vahşice bombalıyor. Bu temelde Medya Savunma Alanları dediğimiz Güney Kürdistan’ın stratejik dağlık alanını işgal etmeye ve Rojava Kürdistan halkımızı köyünden ve şehrinden sürerek buraları ele geçirmeye, Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimini yıkmaya çalışıyor.

Şimdiye kadar onlarca sivil şehit düştü ve yüzlercesi de yaralandı. Kuzey-Doğu Suriye’de tüm dünyanın gözü önünde açık bir katliam yaşanıyor. Erdoğan-Bahçeli faşist diktatörlüğünün gerçekleştirdiği bu Kürt katliamını Türkiye’deki altılı masa ittifakı desteklerken, başta ABD ve Rusya olmak üzere BM ve tüm üye devletler de hava sahasını açarak ve katliamlara ses çıkartmayarak açık bir destek veriyor. Yine işbirlikçi KDP de Güney Kürdistan topraklarını işgal etmesi için AKP-MHP faşist diktatörlüğüne fiili desteğini sürdürüyor.

Çok açık ki, hepsi elbirliği ederek Kürt soykırımını tamamlamaya çalışıyorlar. 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde özgürlük isteyen ve bu temelde yiğitçe direnen Kürt halkını yok etmek istiyorlar. Bu temelde de en büyük ve vahşi saldırılarından birini, Kürt halkını yeniden dirilten özgürlük öncümüz PKK’nin 44’üncü yıldönümünde yapıyorlar. Ancak hepsi de bilsinler ki yanılıyorlar, hem de çok yanılıyorlar! Apocu Özgürlük Çizgisinde bilinçlenen ve PKK ile fedai kahramanlığa ulaşan Kürt halkı tüm bu saldırıları kıracak ve saldırganlara hak ettiği cevabı verecektir. Son aylarını yaşayan AKP-MHP faşist iktidarını yakında tarihe gömecektir. Tüm emperyalist efendilerin maskesini daha çok düşürecek, Kürt işbirlikçi ihanetini de tarihin çöp sepetine atacaktır.

Hiç kuşku yok ki, böyle tarihi bir mücadele Apocu Direniş Çizgisinde ve PKK öncülüğünde gerçekleşecektir. PKK, 45’inci yılında tarihinin en büyük direnişini yürütecek ve en anlamlı zaferlerini kazanacaktır. Kuşkusuz böyle bir mücadeleye Zap, Avaşin ve Metina’da kahramanlık destanları yazan HPG ve YJA-Star gerillaları öncülük edecektir. Altı yıldır Medya Savunma Alanlarında ve yedi aydır da Zap, Avaşin ve Metina’da “İşgalciye geçit yok” diyenler, işgalcileri söküp atan bir mücadele geliştirmeyi de bileceklerdir. Zap, Avaşin ve Metina, halkımızın ve özgür insanlığın kalbinin attığı yer olmaya devam edecektir. Faşist-soykırımcı zihniyet ve siyaset Zap, Avaşin ve Metina’da yıkılacak, tarihin özgürlük çarkı bu alanda dönecektir. Bu temelde, kahraman gerilla direnişini bir kez daha selamlıyor, tüm halkımızı ve dostlarımızı gerilla direnişi etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz.

Çok iyi biliyoruz ki, başta Kürtler olmak üzere Kuzey-Doğu Suriye halkları, DAİŞ saldırganlığını yenen halklar olarak, hiçbir saldırıya boyun eğmediler ve hiçbir saldırganın önünde köylerini ve kasabalarını bırakıp gitmediler. Şimdi de faşist AKP-MHP saldırıları karşısında tek bir insan köyünü ve mahallesini terk etmeyecek, ana ve ata yurduna düşmanı sokmayacaktır. Savunma Güçleri öncülüğünde ve tam bir seferberlik halinde direnerek, AKP-MHP faşizmini döktüğü kanda boğmayı bilecektir. Bu temelde, Kuzey-Doğu Suriye halklarının özgürlük ve demokrasi direnişlerini bir kez daha selamlıyor, dört parça Kürdistan ve yurtdışındaki halkımızı ve tüm demokratik insanlığı bu kutsal direnişi daha çok sahiplenmeye ve desteklemeye çağırıyoruz.

Açık ki 25 Kasım “kadına yönelik şiddete karşı mücadele günü” olarak yaşanıyor. Başta Kürt kadınları olmak üzere dünyanın dört bir yanında kadınlar günlerdir ayakta ve meydanları doldurarak erkek devlet şiddetini protesto ediyorlar. Rojhilat Kürdistan ve İran’da olduğu gibi, tüm dünyada kadınlar ‘Jin Jîyan Azadi’ sloganıyla özgürlüğe yürüyorlar. PKK olarak, erkek egemen zihniyet ve siyasete karşı yükselen bu özgürlük eylemlerini selamlıyoruz. İnanıyoruz ki söz konusu kadın özgürlük eylemleri her geçen gün daha da büyür ve kadın özgürlük devrimi haline gelerek 21. Yüzyılı kadın yüzyılı yapar. Önder Apo’nun jineoloji düşüncesi ile donanan partimiz, özgürlük mücadelesi yürüten tüm kadın yoldaşlara her zaman üstün başarılar diler.

Yurtsever Halkımız!

Çok açık ki, PKK’nin 45’inci yılı son derece kritik ve kader belirleyici bir yıl konumundadır. AKP-MHP faşizmi iktidarda, TC Devleti ise ayakta kalabilmek için tüm gücüyle saldırıyor ve daha fazla da saldıracaktır. Tüm bu saldırılara karşı halkımız ve dostlarımız da partimiz öncülüğünde daha fazla birleşip kenetlenerek tarihinin en büyük direnişini geliştirecektir. Başta kahraman gerilla güçlerimiz, kadın ve gençlik örgütleri olmak üzere dört parça Kürdistan ve yurtdışındaki halkımız, 45’inci PKK yılını daha büyük zafer ve Önder Apo’nun fiziki özgürlük yılı yapacaktır.

Bunlar temelinde, PKK’nin 44’üncü resmi kuruluş yıldönümünü bir kez daha kutluyor ve 45’inci mücadele yılını selamlıyor, tüm yurtsever halkımızı ve demokratik güçleri büyük bir coşku içinde Parti Bayramımızı yaşamaya ve faşist-soykırımcı saldırılara karşı her alanda özgürlük direnişini daha da yükseltmeye çağırıyoruz!

Kahrolsun Faşist-Soykırımcı Saldırganlık!

Yaşasın Partimizin 45’inci Yıl Mücadelesi!

Yaşasın Devrimci Halk Savaşımız!

Yaşasın özgürlük Öncümüz PKK-PAJK!

Bijî Rêber APO!

                                                                                                                                                                                                                                                    24 Kasım 2022

 PKK MERKEZ KOMİTESİ      

Kürdistan Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı olarak, parti ayımız olan yeni bir kasım ayını yaşıyoruz. Her alanda PKK’nin resmi kuruluşunun 44’üncü yıldönümü, yani 45’inci yıla girişi kutlanıyor. Halkımız ve dostlarımız yeni bir Parti Bayramının, Ulusal Diriliş Bayramının heyecanını yaşıyor. Ellinci Önderlik Yılında ve gerillanın Zap’taki kahramanca direnişiyle bu bayram daha coşkulu ve mücadeleci karşılanıyor. Halkımızı ve dostlarımızı 45’inci Parti Bayramımızı daha güçlü kutlamaya ve 45’inci PKK yılında daha güçlü mücadele etmeye çağırıyoruz.

Bilindiği gibi, partimiz PKK bir Önderlik ve şehitler partisidir. Başlangıçtan günümüze kadar yarım asırlık PKK yürüyüşünün her anında ve tüm başarılarında Önder Apo’nun emeği vardır. 45 yıllık resmi PKK yürüyüşü, ilk büyük şehidimiz Haki Karer yoldaşla başlayan bir şehitler kervanıdır. Bu büyük özgürlük mücadelesi yılın her ayını şehitler ayı ve her gününü de şehitler günü haline getirmiştir. Parti ayımız olan kasım ayı ve onun her günü de böyledir. Kahraman şehitlerimiz, kasım ayını PKK gerçeğine layık bir direniş ayı yapmayı bilmiştir.

Bu temelde, kasım ayı şehitlerimizi, Botan Komutanımız Delal Amed, Zagros Komutanımız Reşit Serdar, Amed Komutanımız Harun(Süreyya Özbey), Dersim Komutanımız Yılmaz Dersim, Rojava halkımızın ve kadınlarının öncüsü Şilan Kobani ve Rojhilat halkımızın öncüsü Akif(Xıdır Xıringi) yoldaşlar şahsında saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Amaçlarını başarma ve anılarını yaşatma sözümüzü bir kez daha yineliyoruz. Halkımızı ve dostlarımızı, kasım ayının büyük şehitlerini güçlü sahiplenmeye ve Onların çizgisinde Ellinci Yıl Hamlemizi daha güçlü geliştirmeye çağırıyoruz.

Geriye dönüp baktığımızda, kasım ayının her gününde şehitlerimiz olduğunu gördüğümüz gibi, her yılında da şehitlerimiz olduğunu görüyoruz. Daha 1979 yılının 12 Kasım’ında Batman halkının ilk demokratik yöneticisi Edip Solmaz’ı şehit vermiştik. 1981 kasımında Kazım Aydın ve arkadaşlarını Dersim’de şehit verdik. 24 Kasım 1982 tarihinde Siverek Direnişinin yiğit savaşçısı Şahin Kılavuz ve grubunu, ülkeye geri dönüş temelinde Botan’a yürürken şehit verdik. Seyit Rıza ve Tekoşin Dersim yoldaşlar, komplo sonrası Kuzey’e yürüyüşte 2004 kasımında Dersim’de şehit düştüler. Şilan Kobani ve grubu, 29 Kasım 2004 tarihinde Musul’da şehit düştü. Akif yoldaşı 5 Kasım 2006 tarihinde Kandil’de şehit verdik. Kerim Şırnak ve Haki Urfa yoldaşlar 3 Kasım 2012 tarihinde Xakurkê’de şehit düştüler.

10 Kasım 2020 tarihinde Dersim’de şehit düşen Yılmaz Dersim yoldaşın şehadetinin ikinci yıldönümü oluyor. Dersim’de doğan ve onlarca yıl Dersim dağlarında kahramanca savaşan Yılmaz yoldaş, şehit düşerken partimizin Merkez Komite üyeliği ve HPG Dersim Saha Komutanlığı görevlerini yürütüyordu. Adı gibi yılmaz bir Dersim sevdalısı ve savaşçısı oldu. Dersim Önderi Seyit Rıza’nın vasiyetini yerine getirmeyi bildi.

Botan’da Azê Malazgirt ve bir grup yoldaşla birlikte şehit düşen Delal Amed yoldaş, şehit düşerken partimizin Yürütme Komite üyeliği ve HPG Botan Saha Komutanlığı görevlerini yürütüyordu. HPG’nin Komuta Konseyi ve Merkez Karargah Komutanlığı üyelerindendi. Kadın gerilla ordusu YJA-Star’a uzun süre genel komutanlık yaptı. 2017 yılının zor koşullarında Botan’da gerilla direnişini geliştirirken kahramanca şehit düştü.

18 Kasım 2012 tarihinde Şemdinli’de şehit düşen Reşit Serdar yoldaşın şehadetinin onuncu yıldönümü yaşanıyor. Reşit yoldaş, Botan’da doğan ve savaşan, Zagros’ta yeni dönem gerilla tarzını geliştirmeye çalışırken şehit düşen yeni dönemin öncü komutanı oluyor. Şehit düşerken Merkez Karargah Komutanlığı üyesi ve Zagros Saha Komutanlığı görevlerini yürütüyordu. 2012 yılının zor koşullarında yeni dönem gerilla tarzını Zagros sahasında geliştirmeyi bildi.

17 Kasım 1997 tarihinde Garzan-Amed sınırında şehit düşen Harun yoldaş, ayak sesleri duyulan komploya karşı Amed sahasında gerillayı örgütlemekle görevliydi. Uzun süre Amed ve Zagros alanlarında gerilla komutanlığı yaptı. Önder Apo tarafından, ‘Agit çizgisinde ilerleyen bir militan’ biçiminde tanımlanarak Amed Saha Komutanlığına görevlendirilmişti.

Bunlar gibi daha onlarca, hatta yüzlerce kahraman şehidimiz var kasım ayında. Aslında sadece kuruluş kongresi değil, aynı zamanda bu kahraman şehitlerimiz kasım ayını parti ayı yaptı. Kasım ayını PKK direnişçiliğine yakışır kıldı. Kuşkusuz bütün şehadetler anlamlı ve tüm şehitlerimiz kahramandır. Ama parti ayının şehidi olmak elbette bu anlam ve önemi zirvede taşımaktır. PKK gerçeğine yakışır bir biçimde yaşamayı ve savaşmayı ifade etmektedir. Parti bayrağını yüksekte tutmayı ve direniş çizgisini tam uygulamayı içermektedir.

Hiç kuşku yok ki, Önderlik gerçekleşmesine en çok katkı sunan kahraman şehitlerimizdir. Önder Apo’ya en büyük desteği şehitlerimiz vermiştir. PKK, ilk büyük şehidimiz Haki Karer’in anısının örgütlenmesi ve eyleme geçirilmesidir. PKK ve PAJK şehitler partisidir ve parti öncülüğü şehitlerin komutası olarak vücut bulmaktadır. Şehitlerimiz, özgürlük adına her şeyin yaratıcısıdır; her zaman ve her yerde en büyük güç kaynağımızdır. Şimdiye kadar Apocu Çizgide ve kahraman şehitlerimizin izinde savaşıp kazandık ve bundan sonra da bu temelde mücadele edip kazanacağız.

Bugün Zap, Avaşin ve Metina başta olmak üzere Kürdistan’ın dört bir yanında süren gerilla direnişi tamamen şehitler komutasında ve izinde olmaktadır. Zafer kazanan büyük zindan direnişçiliği kahraman şehitlerimizin izinde sürmektedir. Dört parça Kürdistan’da ve yurtdışında halkımız ve dostlarımız kahraman şehitlerimizden aldığı güçle özgürlük mücadelesi yürütmektedir. AKP-MHP faşist-soykırımcılığına karşı Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü hedefiyle süren dağ, zindan ve halk direnişimiz şehitler çizgisinde gelişmekte ve bu kasım ayında da yeni şehitler vererek ilerlemektedir. Bu vesileyle, söz konusu direnişlerin hepsini selamlıyor ve kahraman şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz.

Özellikle Zap, Avaşin ve Metina’da kimyasal ve taktik nükleer silahlara karşı yedi aydır kahramanca direnen HPG ve YJA-Star komuta ve savaşçıları, Apocu fedai ruhu, bilinci ve iradeyi zirveye çıkartarak tarihin en büyük ve anlamlı kahramanlık destanlarını yazıyorlar. En zor koşullarda aylardır direniyorlar, gerektiğinde şehit düşüyorlar, ama AKP-MHP faşist işgalciliğine ve KDP ihanetine geçit vermiyorlar. Kürdistan dağlarına sarılarak Kürt varlık ve özgürlüğünü ebedileştirmeye ve insanlık onurunu yüceltmeye çalışıyorlar.

Bu temelde, Zap, Avaşin ve Metina’da her türlü kimyasal silaha ve taktik nükleer bombaya karşı kahramanca direnen HPG ve YJA-Star gerillalarını selamlıyor ve başarılarını kutluyoruz. PKK’nin fedai ruhunu zirvede yaşatan kahraman şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz. Tüm yurtsever halkımızı ve demokratik dostlarımızı, gerilla direnişi etrafında kenetlenerek kimyasal ve taktik nükleer silahlara karşı mücadeleyi daha da yükseltmeye çağırıyoruz. İnsanlık suçu oluşturan bu vahşete karşı, demokrasiye duyarlı tüm devlet ve kurumları, kendi hukuklarına sahip çıkmaya ve bunları Kürtlere karşı da uygulamaya davet ediyoruz.

Kahraman Şehitlerimizin Anıları Ölümsüzdür!

Yaşasın Gerilla ve Halk Direnişimiz!

Bijî Rêber APO!

PKK YÜRÜTME KOMİTESİ